Ağrı tedavisi ve Girişimsel Yöntemler

Teknolojinin hızlı gelişimi tıpta tanı ve tedavi yöntemlerinin gelişmesine katkısı olmuştur. Teknolojik gelişmeler ile, büyük kesiler ile yapılan cerrahi tedavilerinin yerine cerrahi kesi olmayan girişimsel tedavileri ön plana çıkmıştır.

Girişimsel tedavilerde cerrahi kesi olmaması ile riskler çok daha aza inerken tedavi sonrası gündelik hayata dönüş hızlanmıştır. Daha düşük risk, tedavinin konforu, istendiğinde tekrarlanabilir olması girişimsel tedavilerin önemli avantajları olarak sayılmaktadır.

Ağrı nedir

Uluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği’nin tanımladığı üzere “Ağrı, gerçek veya potansiyel bir doku hasarından kaynaklanan veya bu şekilde tanımlanan, hoş olmayan bir duyu ve duygusal bir deneyimdir”.

Ağrı tipleri nelerdir ?

Akut ağrı (kısa dönemli) terimi ani başlar, 3-4 hafta süren ağrılar için kullanılır. 1 ay ile 6 ay arasında süren ağrılar subakut, tedaviye rağmen 6 aydan uzun süren ağrılar kronik ağrı (uzun dönemli) olarak isimlendirilir. Süreye göre sınıflandırmanın önemi tedavi edilebilme şansını belirlemekte önemlidir.

3 haftadan uzun süren ağrıların tedavisi ne yazık ki daha zorlaşır. Bunun nedeni uzun süren ağrı sonucu beyin hafızası gelişmesidir. Uzun süren ağrının yarattığı bıkkınlık, ağrıyacak korkusu ağrıyı unutmamamıza neden olur. Bu durumda mutlaka bu hafızayı silecek ilaçlardan destek almak gerekir.

Girişimsel Ağrı Tedavisi Nedir ?

Doku zararlanması yapan hastalığın veya ağrısının; cerrahi kesi olmadan, özel iğne ve elektrodlarla tedavi edilmesidir.

  • Test Blokları

Ağrı nedenini net olarak tespit etmek tedavi sonrası başarı için gereklidir. Ağrı kaynağını tespit etmek için fizik muayene ve görüntüleme yöntemleri kullanılır. Bazen bu yöntemler ağrı kaynağını net olarak tespit etmekte yetersiz kalır. Böyle bir durumda test blokları kullanır. Test bloğu; ağrı kaynağı olduğu şüphelenilen bölgeye görüntüleme cihazı (skopi) eşliğinde ince iğneler ile girilerek sadece o bölgeye ağrı kesici (lokal anestezik) ilaç verilerek uygulanır.

Hastanın ağrısı geçici olarak rahatlıyorsa ağrı kaynağı girişim yapılan yer olarak belirlenir. Rahatlama olmaz ise ağrı kaynağı olma ihtimali olan diğer bölgeye girişim yapılır. Hasta hangi bölgeye yapılan işlem ile rahatlarsa o bölge tedavi edilmelidir. Örneğin çok seviyeli bel fıtığı olan hastanın ameliyatı planlandığında hangi seviyedeki fıtığın ağrı nedeni olduğunun tespitinde test blokları çok faydalıdır.

  • Nörolitik bloklar

Genellikle kanser ağrılarının tedavilerinde kullanılır. Ağrı kaynağı olan sinir yumağına görüntüleme yöntemi eşliğinde özel iğnelerle girilir. Bölgeye yakıcı ilaç (alkol, fenol) verilerek sinir yumağı ve ağrı iletmesi devre dışı bırakılır.

  • Radyofrekans yöntemleri

Radyo dalgaları enerjisinin ısıya dönüştürülmesi ve ilgili bölgeye tedavi amaçlı uygulanması prensibine dayanır. Uzun yıllardır uygulanan bu yöntem etkin ve güvenilir bir yöntemdir. RF termokaagülasyon tipinde ağrı ileten sinirin iletiminin kesilmesine yeterli olan ısı (70-80-90 derece gibi) bir elektrod vasıtasıyla istenen bölgeye uygulanır.

Nörolitik bloklara benzer şekilde ağrı ileten sinir devre dışı bırakılır. Nörolitik bloklarda verilen ilaç istenmeyen bölgelere yayılarak zararlı etki yapabilir. RF da ise bölge milimetrik olarak tespit edilir, uyarılar verilerek bölgenin doğru olduğu teyit edilir. Bu nedenle nörolitik bloklara göre daha güvenlidir.

Pulsed RF yöntemi ise çok daha güvenlidir. Bu yöntemde siniri tahrip edecek ısı kullanılmaz. Sinire zarar vermeyen 42 derecelik ısı oluşturan radyo dalgaları kullanılır. Dolayısıyla sinirde zararlanma olma ihtimali yok denecek kadar azdır. Bu yöntemde pulsed akım ile mantyetik bir alan oluşturarak sinir iyileşmesini sağlamak hedeflenir.

Ağrı tedavisi için günümüzde etkinliğinin yüksek, zarar verme olasılığı az olan radyofrekans yöntemleri tercih edilmektedir. Radyofrekans yöntemlerinde kullanılan malzemenin tek kullanımlık olması, özel malzemeler olduğu için göreceli olarak pahalı olması nedenleri ile maliyet dezavantajları arasında sayılabilir.

Ancak etkinlik ve güvenilirliği maliyeti göz ardı ettirmektedir. Bu nedenle bel ve boyun fıtığı, nevraljiler, kanser ağrıları, eklem ağrıları gibi birçok hastalığın tedavisinde, tedaviye uygun hastalarda, radyofrekans yöntemleri en sık kullanılan tedavi yöntemlerindendir.

Girişimsel tedavinin etkili olabileceği ağrılar nelerdir ?

Bel ve boyun fıtıkları, nevraljiler, kanser ağrıları kemik ve eklem ağrıları, baş ağrıları gibi birçok hastalığın neden olduğu ağrılarda etkilidir. Ancak her hastaya uygulanamaz. İlaç tedavisi ile iyi olacak bir hastaya ilaçların yan etkisi yoksa ilk olarak girişimsel tedavilerin uygulanması doğru değildir.

Ancak pankreas kanseri gibi ilaçların hızla etkisiz kalma ihtimali olan durumlarda girişimsel tedavi yöntemleri önceliklidir. Yine cerrahi tedavi olması şart olan ve cerrahiyi tolere edebilecek hastalıklarda girişimsel tedavi yöntemleri uygulanabilmesi için hastayı takip eden hekimler arasında fikir birliği olması gerekir.

Girişimsel tedavinin etkin olup olamayacağı hasta ve tetkiklerinin tedaviye yapacak hekim tarafından değerlendirildikten sonra belirlenir.

Girişimsel tedavi sonrası ağrı kesin geçer mi ?

Hiçbir hastalığın ve ağrının yapılan tedavi ile kesin geçmesini beklemek mümkün değildir. Yapılan bilimsel çalışmalarda tedavilerin başarı oranı belirlenir. Doktorunuz size yapılacak tedaviye göre başarı oranını ve diğer tedavi yöntemlerini açıkça anlatacaktır.

Girişimsel ağrı tedavileri uygun vaka ve durumda oldukça etkin yöntemlerdir. Cerrahiye göre çok daha az riske sahiptir. Cerrahi sonrası hastalığın tekrarında cerrahi zor ve riskli iken girişimsel işlemler fayda verdiği taktirde tekrarlanabilir. Tekrarlanan uygulamalar tedavinin etkinliğini arttırır.

Anahtar kelimeler: Ağrı tedavisi, girişimsel ağrı tedavisi, ağrı blokları, radyofrekans tedavisi, akut ağrı, subakut ağrı, kronik ağrı, ağrı hafızası, pankreas kanseri